Egemenlik Milletindir!
Aziz Milletimiz; “Millet, ulus, yurttaş ve birey” olabilmeyi Atatürk Devrimi’ne borçlu olduğumuz kesin bir tarihi gerçektir. 624 yıllık “hanedan-payitaht” yönetimi, ümmetçi anlayışla hareket etmiş ve yıkıma sürüklenmiştir.
Türklük ve millîlik kavramları, Büyük Atatürk’ün başlattığı kurtuluş mücadelesi ile güçlenmiştir. Türk Milleti, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün liderliğinde varlığını koruyabilmiştir.
Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı; faşist ve ırkçı zihniyeti reddeden bir evrensel düşün sistemidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ise millet olgusunun, ulusal varlığın göstergesidir.
TBMM, ulus devletin çatısıdır ve emperyalizmin tarihteki ilk yenilgisinin abideleşmiş sonucudur.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışıyla harlanan devrim ateşi; Havza, Amasya, Erzurum, Sivas’tan başlayarak millilik fikrini canlandırmıştır.
Milli kimlik, milli duruş, milli birlik ve bütünlük kavramları 23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM’nin açılışıyla, toplumda sağlam bir yer edinmiştir.
Dünya siyasi tarihinde mevcut açıklamalarda, Atatürk Devrimi: “Türk Milleti’nin varlık nedeni, Türk Milli devletinin kuruluşu, Millet Meclisi’nin açık, saygın ve çalışır durumda tutulması” yönleriyle izah edilmiş, ön plana çıkmıştır.
Bu tespitler, bugün, tekrar tekrar hatırlanmalıdır...
Aziz Milletimiz;
23 Nisan 1920; millet olarak kimliğimizi, kişiliğimizi kazandığımız ve sömürgeci güçlere meydan okuduğumuz önemli bir tarihtir.
23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışıyla, milli mücadelenin karargâhı kurulmuş ve milli devletin de temeli atılmıştır. “Gazi Meclisi” unvanı, dünya da sadece TBMM’ne aittir. Bu onurlu ve saygın unvanı sahiplenmek, hepimizin yurttaşlık görevi ve sorumluluğudur.
Aziz Milletimiz;
“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.” ifadesi; TBMM’nin dayanağı olduğu gibi, ulus devletimizin de taşıyıcı kolonudur. Bu anlayış; Cumhuriyetimizin temel niteliklerine ve demokrasimizin olmazsa olmaz koşullarına işaret etmektedir. Bu açıdan, egemenliğin millete ait olduğu sözü, propaganda amaçlı ve öylesine dillendirebilecek bir husus değildir. Milli egemenlik; çağdaş kazanımları, yurttaşlık kavramını, bireysel hak ve özgürlükleri, hukukun üstünlüğünü ve bütün bu değerlerin varlık nedeni olan laikliği tanımlamaktadır. Laik, demokratik, sosyal ve hukukun üstünlüğüne dayalı Türkiye Cumhuriyeti, milli egemenliğin en somut örneğidir. Laiklik, millet egemenliği ve demokrasi demektir. Laiklik, kadın-erkek, genç- yaşlı ayrımı olmaksızın bütün yurttaşlarımızın özgürlüğünün güvencesidir.
Atatürk Devrimi ile ulaştığımız milli egemenlik; kişilere veya demokrasimizin önemli kurumları arasında yer alan siyasi partilere bırakılamayacak kadar değerlidir ve yaşamsal önemdedir. Bu nedenle; parlamenter demokratik sisteme dönülmesinin gereğinin altını bir kez daha çiziyoruz.
Büyük Türk Milleti;
Bugün, milli egemenlik anlayışından hızla uzaklaştığımızı üzülerek tespit etmekteyiz.
Milli egemenlikten uzaklaşmak; Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden ve demokrasiden kopmak demektir. Özellikle, Lozan ve Montrö gibi devletimizin tapusu olan anlaşmaların gereksiz yere tartışmaya açılması; laikliğe alenen saldırılar, laikliğin, anayasadan çıkartılmasının talep edilmesi, milli egemenliğimizi tehdit eden karanlık girişimlerdir.
Milli egemenlik; hanedanlığın ve ümmetçiliğin içine düştüğü çaresizliğin sonucunda, Atatürk’le ortaya çıkmış, bir yaşam ışığıdır. Bugün, büyük bedeller ödeyerek geçmişte bıraktığımız, “hanedanlık, payitaht ve ümmetçilik” yönetim tarzını isteyenleri ve özleyenleri görmekteyiz.
Yüce Türk Milleti;
Mustafa Ke mal ATATÜRK başta olmak üzere; silah arkadaşlarını, devrim ve demokrasimizin sigortasıdır. Çağdaş dünya ile kurulmuş güçlü bir köprüdür. Millilik ve milli egemenlik kavramlarının, içini boşaltarak, ülkemizi ve devletimizi dönüştürenler karşısında; anayasal ve hukuki zeminde ve demokratik çerçevede mücadelemizi sürdüreceğiz.
Milli egemenliği bizlere kazandıran ve emanet eden Kurtarıcımız ve Kurucumuz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak üzere; silah arkadaşlarını, devrim ve demokrasi şehitlerimizi, vatan savunmasında canlarını feda eden evlatlarımızı bir kez daha minnet, şükran ve saygıyla anıyoruz.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun.