deneme bonusu veren siteler deneme bonusu acotr.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu deneme bonusu veren siteler

Zavallı Marsyas Hikayesi

Karyalı Alabandos, bu haftaki yazısında Marsyas Hikâyesi ile ilgili Yazdı...

Yayın: 19 Haziran 2023 - Pazartesi - Güncelleme: 19.06.2023 20:19:00
Editör - Kent Sokakları
Okuma Süresi: 8 dk.
774 okunma
Google News

Marsyas Heykeli, Roma devri, Tarsus, Kavalı ile Apollon'a meydan okuması sonucu cezalandırılarak derisi yüzülen Frigyalı Satir, İstanbul Arkeoloji Müzesi Marsyas efsanesi Anadolu'ya özgüdür. Tanrı Pan'ın yapıp kullandığı "syrinks" denilen yedi borulu kavala karşın, Marsyas iki borulu kavalın bulucusu sayılır. Bu yüzden bazı kaynaklarda Marsyas'ın ana tanrıça Kybele'nin alayında olduğu söylenir. Çünkü ana tanrıça kültüründe tefle birlikte bu kaval da çalınır.

Ama asıl efsanede bu kavalı bulan Tanrıça Athena imiş. Kaval çalarken derenin suyuna bakan Athena yüzünün ne kadar çirkinleştiğini görerek kavalı atmış, kavalı atarken de onu bulanı cezalandıracağına ant içmiş. Marsyas kavalı bulmuş ve sesine bayılmış, dünyada bundan daha güzel bir ses olmadığını savunmuş, Tanrı Apollon'un lyra'sıyla yarışmayı bile göze almış. Yarışmanın şartı; kim kazanırsa diğerinin istediğini yapacakmış. Sonuçlanamayan birinci yarışmadan sonra ikincisinde Apollon Marsyas'tan kavalını tersten üfleyerek çalmasını istemiş. Kendi lyra'sını tersten çalınca da aynı sesleri çıkarabilmesine karşın Marsyas kavalından ses çıkartamamış. Apollon, Marsyas'ı ağaca bağlayarak derisini yüzmüş, bu işkencede Marsyas acılar içinde ölmüş. Yaptığına pişman olan Apollon, Marsyas'ı bir ırmak haline getirmiş. Yatağan ile Çine arasında Gökbel Dağı'ndan akan Çine Çayı işte bu ırmakmış (Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 1989, ss.218-219)

ZAVALLI MARSYAS...

Üzümün, şarabın, esrikliğin ve tiyatronun Tanrısı Dyonisos’un şölenlerinde, eğlencelerinde de sıkça gördüğümüz “Satyr”lerden biridir Marsyas. Ancak hikâye Marsyas’la değil Athena ile başlar...

Yunan mitolojisinin akıl ve savaş Tanrıçası Athena, günün birinde bir erkek geyiğin kemiklerinden o güne kadar bilinmeyen bir enstrüman yapar, bu; sesi insanı dinlendiren “Aulos”, çift flüttür aslında...

Kendi yaptığı bu ensturmanın sesini o kadar beğenir ki, Olymposlu bütün Tanrı ve Tanrıçalara göstermek ister ve biraraya geldikleri bir şölende flütünü çalarak onlara güzel bir dinleti sunar. Ancak Aphrodit ve Hera flütü çalarken yanakları şiştiği için çok komik ve çirkin göründüğünü söyleyerek onunla dalga geçmeye başlarlar. Bunun üzerine flüt çalarken bir su birikintisinde kendi yansımasına bakar. Gerçekten de yanakları şiştiği için komik göründüğünü gören Tanrıça buna çok sinirlenir ve hıncını flütten alır, onu fırlatıp atar. Bununla da kalmaz flüte de, onu bulup çalacak olanlara da lanet okur...

İşte tam da burada başlar Marsyas'ın hikâyesi…

Başına geleceklerden habersiz, ormanda Ana Tanrıça Kybele ve Doğa Tanrısı Pan’a ilahiler söyleyip dans ederek gezen Marsyas’ın ayağı Athena'nın lanetlediği flüte takılır. Bu enstrümanı alıp çalmaya başlayan Marsyas zamanla o kadar ustalaşır ki, çeşitli şarkılar, ilahiler besteleyerek ormandaki tüm canlıları müziği ile mest eder...

Bir süre sonra kimilerine göre Marsyas’ı dinleyenlerin onu övmeye doyamamalarını müziğin Tanrısı Apollon kendisine bir saygısızlık olarak değerlendirdiğinden, kimilerine göreyse Marsyas bu yeteneği ile övünmenin dozunu kaçırıp Apollon’dan bile iyi bir müzisyen olduğunu söylemeye başladığından Apollon çok sinirlenir ve Marsyas’ı bir düelloya, yani müzik yarışmasına davet eder. Öyle ki, kazanan kaybedene istediği cezayı verecektir...

Marsyas müzik konusundaki yeteneğine o kadar güvenir ki, bir Tanrı’nın düello davetini kabul etmenin ne gibi sonuçları olacağını akıl edemez...

Böylece mitolojik de olsa, tarihin belki de ilk müzik yarışması, bazı kaynaklara göre ilham perileri “Musalar”ın ve “Kral Midas”ın jüriliğinde gerçekleşir. Marsyas flütüyle harika bir ezgi çalar ve herkesi büyüler. Tabi ki Apollon da liriyle muhteşem bir resital sunarak Marsyas’tan geri kalmaz. Musalar aralarında ikiye bölünür, beşi Apollon derken,dördü Maryas'tan yana oyunu kullanır, bütün gözler Midas'a çevrilir,maalesef ki verd…

He is one of the aged satyros in Greek mythology. Satyros is half human half goat.  He is the son of the river god Oiagros, who was born in Phrygia and was interested in music as he grew up. Marsyas wrote hymns for Pan, the God of Nature, and sang them with his flute.

The stream, which is rumored to have been formed by the tears of Marsyas and referred to as the Marsyas river in ancient times, is the Çine Stream, which is located within the borders of Muğla and Aydın provinces today and empties into the Büyük Menderes river. Çine Stream is a 359 kilometer long stream fed by Sarıgerme Stream and Karagedik Mountains in the east of Yatağan district of Muğla and emptied into Büyük Menderes River.

AH! MARSYAS...

 With the melodies of Çine Stream,

 Songs are equal to bees collecting love,

 It wanders from oleanders to poplars,

 Escape from heaven with the morning wind,

 It licks away Marsyas,

 His skinless body stretched out on a plane tree...

 The wind that caresses us

 It inflicts unbearable pain on Marsyas.

 Marsyas poor shepherd,

 The one who plays the flute that Athena cursed...

 Yogurt fermented by his mother,

 The milk that he cuts and makes cheese,

 In spite of his giving sheep,

 He plays his flute against his sabayelin...

 Marsyas poor shepherd,

 It blows its breath into your heart, not Kavala.

 And so he wins,

 Apollo's lyre...

 He is sent never to return to Hades,

 His body stretches to a plane tree in Gökbel,

 Marsyas is left naked by being skinned.

 But it still rips, even today

 the beat of his heart,

 On Çine Stream...

 

 It is known that one of the only 3 Marsyas Sculptures in the world is in the Istanbul Archeology Museum, the other 2 is in the Manisa Museum, and the other one is in Greece, and the province of Manisa got its name from King Marsyas.

 It has been understood that the Marsyas statue, which was found as a result of illegal excavation in 1987 in Manisa Province, Sarıgöl District, Bağlaca Village, was taken abroad by illegal means.

 The statue, which is understood to be in the Manisa Museum, USA Atlantis Antique Gallery, was returned to our country on 14 August 1994 after it was proved that it was of Anatolian origin.

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.