deneme bonusu veren siteler deneme bonusu acotr.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu deneme bonusu veren siteler

ANTİK ÇAĞ’IN ARPA ve BUĞDAY ŞARABI

Karyalı Alabandos, Bu Haftaki Yazısında Antik Çağ’da Arba ve Buğday Şarabı ile ilgili yazdı...

Yayın: 03 Haziran 2024 - Pazartesi - Güncelleme: 03.06.2024 14:58:00
Editör - Kent Sokakları
Okuma Süresi: 9 dk.
168 okunma
Google News

Biranın Antik Çağ’daki ikinci baharı Roma İmparatorluk döneminde yaşandı. Buna rağmen Romalılar ‘cerevisia’ adını verdikleri birayı, doğu kökenli bir barbar içeceği olarak görmeye devam ettiler.

Biranın Antik Çağ’daki ikinci baharı Roma İmparatorluk döneminde yaşandı. Buna rağmen Romalılar ‘cerevisia’ adını verdikleri birayı, doğu kökenli bir barbar içeceği olarak görmeye devam ettiler.

İnsan hayatındaki bira, binlerce yıl önce Mezopotamya ve Anadolu’nun ardından Mısır’da da benimsendi. Mısır’da işçilerin günde üç kez belli miktarda bira istihkakı olduğu ve çeşitli rahatsızlıklarda kullanılmak üzere yüzden çok bira içeren reçete bulunduğunu biliyoruz. Antik kültürlerde (100 gramında 42 kcal barındıran) biranın tüm yaşlarda günlük beslenmenin parçası olarak tüketilmesinin temel nedenlerinden biri de biranın içme suyundan daha sağlıklı olduğunun düşünülmesidir. Eski kültürlerdeki kitlesel ölümlerin yaşandığı birçok salgın hastalığın içme suyu kaynaklı olması biranın sağlıklı ve daha tehlikesiz görülmesini sağladı.

MÖ birinci binyılda kıta Yunanistan, birayla ‘doğulu’ bir içecek olarak tanıştı. Antik Yunancada ‘ztyhos’ olarak geçen biranın antik Mısır dilinde ‘zytum’ olması batıya biranın doğudan geçtiğinin kanıtlarından biridir. Aslında kıta Yunanistan ve adalar çoğunlukla şarabı biraya tercih ettiler. Yunanlar ve sonrasında Romalılar, birayı ‘barbarların’ alt sınıf içkileri olarak gördü. Batı tarafından barbar sınıfına sokulan Traklar'da ise biraya ‘brutos’ denmekteydi. Biradan söz eden en erken antik yazar MÖ 7’nci yüzyılda yaşamış Arkhilokhos (fr. 42 ve Hipponaks fr. 56), Phryg ve Traklar'ın eğlence ve törenlerde bira içtiğini söyler.

Erken MÖ birinci bin kültürlerinden Urartularda da eski geleneğe bağlı olarak hem buğday hem de arpa birası üretilirdi. Karmir Blur kazılarında bira imalathanesi ve malt elde edilen arpa kalıntıları tespit edildi. MÖ 5’inci yüzyılda Anadolu ve Mezopotamya’yı gören Ksenophon, Anabasis eserinde (IV.V.25-27) Urartu bölgesinde yaşayanların ‘arpa şarabı’ tükettiğini belirtir.

Ksenophon, Anabasis IV.V.26-27: “… kocaman büyük kaplarda arpadan yapılan şarap dükkanları vardı; arpa taneleri, kabın ağzına kadar içkinin içinde yüzüyor ve birbirine değmeyen kısalı uzunlu kamışlardan bir tanesini, susadığınızda ağzınıza alıp içinize çekmeniz gerekiyor. Su katılmayan çok sert bu içki, kimi damak zevkine göre enfes bir tatsa da tada alışmış olmak gerekir.”

Ksenophon’un bu metninden biranın kendi damak zevkine yabancı olduğu anlaşılmaktadır. Oyun yazarı Sophokles, biradan olumsuz bahsederken kararında tüketilmesini önerir. Antik kaynaklardaki bira konusundaki bu sınırlı değinmelerin haricinde hiçbir antik yazar detaylı olarak biranın yapım ayrıntılarından bahsetmez. Antik kaynaklardaki ‘arpa veya buğday şarabı’ tabirleri Ege havzasında şarabın baskın içecek tercihi olmasından kaynaklanır.

BİRA KAMIŞLA İÇİLİYORDU

Antik kaynaklar ve arkeometrik verilerin haricinde Antik Çağ’da bira varlığını takip etmenin arkeolojik yoluysa kullanılan kaplar ve gereçlerdir. Ksenophon’un yazdıklarından, biranın kamışlarla, tahıl taneleri içeren büyük kaplardan içildiğini anlıyoruz. Bu anlatımın daha erken birçok resimsel kanıtı da bulunur. Örneğin; Mısır duvar resimleri, MÖ 3 ve 2’nci bin kaplarındaki betimler, mühür baskılarındaki ayrıntılar gibi… Organik malzemeden yapılan kamışlar arkeolojik olarak günümüze ulaşmamışsa da bunların kurşun ve bakır alaşım gibi metalden yapılan örnekleri bilgi vericidir. Örneğin, Tell El Amarna’daki gibi kurşun bira kamışı buluntularında kabın içerisine daldırılan uçta süzgeç olduğu da tespit edildi.

Maykop kültürüne ait bir mezar kontekstinden 1897’de ele geçen altın ve gümüş tüp parçaları, bulunduklarında araştırmacısı tarafından olasılıkla asa parçaları olarak yorumlansa da üzerinde yapılan yeni ve detaylı çalışmalar bu parçaların uzun, ucu süzgeçli bir bira kamışının bazı kısımları olduğunu ortaya koydu.

Araştırmacıların Anadolu kökenli olduğuna günümüzde kesin gözüyle baktığı ama hangi bölgede üretildiklerinde fikir birliği sağlayamadığı küresel gövdeli bakır alaşımlı kazanlar, üç ayak üzerinde kullanılmıştır. Bu metal kazanların gövde biçimleri ve hacimleri büyük benzerlik gösterir. Ancak yüzleri kazanların içine veya dışına bakan kulpları ayırt edicidir. Örneğin; günümüzde, Urartu coğrafyasındaki buluntu yoğunluğu ve Urartu kültürünü yansıtan malzeme üzerindeki bazı betimler nedeniyle dışa bakan boğa başı şeklindeki kulpları bulunan küresel kazanlar Doğu Anadolu bölgesi, Grifon başı şeklindeki kulpları bulunanlar Batı Anadolu bölgesi, insan başlı ve kanatlı kulpları olanlar ise Orta Anadolu bölgesiyle ilişkilendirilir. Mezopotamya, MÖ 870 yılındaki büyük bir şölende egzotik içki ikramı olarak şarapla tanışır. O zamana kadar da Anadolu ve doğusunda baskın içki biradır. Asur Kralı II. Asurnasirpal yeni başkenti Nimrud ve oraya inşa ettirdiği saray için tarihte eşine az rastlanır bir davet düzenler. Bu davete, resmi kayıtlarla aktarılan (olasılıkla biraz da abartı içeren) sayılara bakılacak olursa eşsiz denebilir. Ancak davetli sayısı ve yenilenlerin miktarından öte, bir başka ilgi çekici nokta da içki tercihidir. Mezopotamya’nın binlerce yıllık geleneğiyle taşınmış biranın yanı sıra ticari yollardan getirtilmiş şarap… Tüm davetliler, son derece üst düzey bu şölende şarabı tatmış, şarabı ve şarap içmeyi soyluluk, zenginlik çizgisine yerleştirmiştir. Biranın ana vatanındaki bu değişim birkaç yüzyıl içerisinde tüm doğu kültürlerinde gerçekleşmiş, şarap bazı yerlerde biranın rakibi, bazı bölgelerde ise baskın içki haline gelmiştir. Arkeolojik buluntular, bira içimiyle ilişkili kapların dağılım ve yoğunlukları, MÖ 6’ncı yüzyıla kadar Anadolu kültürlerinde biranın olduğunu hatta ağırlıklı içki olduğunu kanıtlamaktadır. MÖ 6’ncı yüzyılın ikinci yarısında Sart’ın Pers hakimiyetine geçmesiyle birlikte Anadolu’da biranın izini o zamana sürebildiğimiz Lidya kültüründe de değişim yaşanır. Pers hakimiyetindeki Sart, Perslerin gözünde biradan daha soylu yorumlanan şarabın, çoğu üretim bölgesine yakındır. Bu dönemden sonra süzgeçli bira içme kaplarının ortadan kalkması, büyük bira kazanları olabilecek Anadolu bakır alaşım kazanlarındaki ciddi azalma Anadolu’daki Pers değişiminin etkileridir.

BARBAR İÇECEĞİ' OLARAK YORUMLANIYORDU

Biranın kullanımı elbette MÖ 5’nci yüzyıldan sonra ortadan kalkmadı. Ancak maddi kültür kalıntıları ve bununla ilgili veriler küçük çaplı bölgesel kullanımlar haricinde yok denecek kadar azdır. MÖ 5’nci yüzyıl ve sonrasındaki antik kaynaklar bize özellikle doğu kültürlerinde yerel halkın geleneksel olarak bira ürettiklerini ve tükettiklerini kanıtlar. Bu tarih aralığında önceden Urartu ve Frig kültür bölgelerine dahil olan coğrafyalarda yaşayan yerel halkların bira tüketimine devam ettikleri açıktır. Genellikle ‘barbar’ içeceği olarak yorumlanan biranın Traklar ve Frigler tarafından tüketildiği de antik yazarlar tarafından aktarılmıştır. Antik Çağ içerisinde ‘biranın karanlık dönemi’ denebilecek MÖ 5’inci yüzyıl ile MS 2’nci yüzyıl arasında bira için arpa veya buğday şarabı denmesi de biranın neye yenildiğinin en güçlü kanıtıdır.

Biranın Antik Çağ’daki ikinci baharı Roma İmparatorluk döneminde yaşandı. Buna rağmen, Romalılar ‘cerevisia’ adını verdikleri birayı tıpkı kendilerinden önceki Ege kültürlerindeki gibi şaraptan daha aşağı seviyede, doğu kökenli bir barbar içeceği olarak görmeye devam ettiler. Biraya İspanya’da ‘caelia / cerea’ Galya’da ise ‘cervesia’ denildi. Bazı etnik grupların tercih etmesine karşın bira Roma soyluları arasında hiçbir zaman şarabın önüne geçemedi ve rakibi olamadı.

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.