KARS
Şehrin tarihinin, yapılan arkeolojik kazılar sonucunda Yontma taş Devri’ne kadar uzandığı bilinmektedir.
Şehrin tarihinin, yapılan arkeolojik kazılar sonucunda Yontma taş Devri’ne kadar uzandığı bilinmektedir. Şehir, Urartu Krallığı, Kimmeeler, İskitler, Medler, Ermeni Krallığı, Roma İmparatorluğu, Partlar, Arakslılar, Sasaniler, Bizanslar, Araplar, Selçuklular, Gürcüler, Moğollar, İlhanlılar, Karakoyunlu, Timur, Akkoyunlu, Safeviler, Osmanlı İmparatorluğu, Ruslar ve Ermenilere ev sahipliği yapmıştır. 1921 yılında Moskova ve Kars Antlaşması ile Türkiye’ye bırakılmış ve il yapılmıştır.
Kars, Türkiye’nin en düzenli ve güzel illerinden birisidir. İldeki tarihi binaların tamamı Ruslar tarafından yapılmış ve Baltık mimarisinin örneklerini yansıtmaktadır.
Şehir, ülkemizin en soğuk illerinden birisidir. Yayla ve platolardan oluşmaktadır. İl genel olarak bozkır görünümündedir. Sarıkamış dışında ağaç ve orman bulunmamaktadır.
Kars’ta Yapmadan Dönme
Şehrin merkezinde görkemli görünüşüyle kentin simgesi olan ve inşa edildiği 1152 tarihinden günümüze birçok yıkım, onarım ve tadilat görmüş olan Kars Kalesi’ne çıkmadan,
Kars, Ardahan, Ağrı ve Iğdır'da bulunan Urartu, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği, bölgenin tarihine ışık tutan Kars Müzesi’ni gezmeden,
Kent merkezinden 42 kilometre uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içinde bulunan, Türkiye - Ermenistan sınırını oluşturan Arpaçay’ın hemen yanında kurulmuş, kilise, cami, kervansaray, saray, hamam ve köprü gibi 21 adet tescilli taşınmaza ev sahipliği yapan ve UNESCO Dünya Miras Listesi'ne kayıtlı Ani Antik Kenti’ne gitmeden,
Şehir merkezine 50 km mesafede bulunan Boğatepe (Zavot) köyünde, meşhur Kars gravyer peynirinin üretildiği ve ülkemizin ilk ve tek, dünyanın ikinci peynir müzesi Zavot Eko Müze’sini görmeden,
Şehir merkezinde 19. yüzyılın sonunda Çarlık döneminde Baltık Mimari tarzında inşa edilen, 1995 yılında camiye dönüştürülen ve şehrin en güzel mimari yapılarından birisi olan Fethiye Camisi (Alexandeer Nevski Kilisesi)’nin içine girmeden,
Namık Kemal’in dedesinin Kars Mutasarrufu (sancak yöneticisi) olarak kullandığı ve günümüzde ki adıyla Aşıklar Evi’nde dinlenmeden,
Osmanlı-Rus Savaşı’nda Doğu Cephesi Komutanlığı karargâhı olarak kullanılan ve günümüzde sergi evi olan Gazi Muhtar Paşa Konağı’nı ziyaret etmeden,
Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde kalan, 123 km² alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük tatlı su gölü olan ve kış aylarında donan Çıldır Gölü ’nün üzerinde yürümeden,
İl merkezine 60 km uzaklıkta bulunan ve Sarıkamış yolu üzerinde yer alan Allahuekber Dağı Şehitliği ve ilçe merkezine 1 km mesafede yer alan her türlü doğa ve insan tahribatına rağmen muhteşem güzelliğini koruyan Kraliçe Katherina Köşkü’nü dolaşmadan,
Ayrıca şehirde Kümbet Cami (12 Havariler Kilisesi), Hamamlar, Taş Köprü, Maliye Misafirhanesi, Defterdarlık, Eski Güzel Sanatlar Fakültesi (Şimdi İlim Yayma Cemiyeti’nin kullanımına verilmiş.), Gümrük Müdürlüğü, Sağlık Müdürlüğü, Vali Konağı, Emniyet Müdürlüğü, Kar’s Butik Otel, Ticaret ve Sanayii Odası, Hekim Evi (Cheltikov Otel), Ahmet Vefik Paşa Konağı ( Oldukça harap ve yıkıma terk edilmiş durumdadır.), Eski Anadolu Lisesi, SERKA, Belediye Binası ve Tuncer Gülensoy Evi gibi yapıları görmeden,
Kars’ın tarihi zenginlik ve doğal güzellikleri dışında zengin bir mutfak kültürünü de (balı, kaşarı, peyniri ve kazını) tatmadan dönmeyin.