19 Şubat 2024 - Pazartesi

Halkın Yerel Yönetimlere Entegrasyonu: Kent Konseyleri

Malum, önümüz yerel seçimler. 31 Mart 2024 gününden sonra yerel yönetimlerin belediyecilik çalışmaları içerisinde halkla bütünleşmelerini sağlayan, hatta kenti birlikte yönetme olanağı sunan, demokratikleşmenin önemli yapı taşlarından biri olan Kent Konse

Yazar - Hasan Öğdüm
Okuma Süresi: 12 dk.
285 okunma
Hasan Öğdüm

Hasan Öğdüm

hasanogdum@gmail.com - 0532 325 07 86
Google News

Malum, önümüz yerel seçimler. 31 Mart 2024 gününden sonra yerel yönetimlerin belediyecilik çalışmaları içerisinde halkla bütünleşmelerini sağlayan, hatta kenti birlikte yönetme olanağı sunan, demokratikleşmenin önemli yapı taşlarından biri olan Kent Konseylerinin varlığından söz edeceğiz.

Bu yazıda Kent Konseylerinin fikirsel çıkış kaynağına ve bu fikrin dahi siyasetçilerin güdüm ve markajında kalmasına rağmen sivil toplum unsurlarının yoğun destek ve çabaları sonucunda ilgili zirvenin son gün toplantısında son anda gündeme dâhil olma durumunu ele alacağız.

3 Temmuz 2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 76. maddesine dayanılarak hazırlanan Kent Konseyi Yönetmeliği’nin çıkış noktası, Yönetmeliğin 4.maddesinde belirtildiği üzere Birleşmiş Milletler Rio Yeryüzü Zirvesinde 1992 yılında kabul edilen ve 21. yüzyılın gündemini belirleyen Gündem 21 başlıklı Eylem Planı’nın 28. bölümü uyarınca, yerel yönetimlerin öncülüğünde, sivil toplumun ve diğer ortakların, birlikte kendi sorunlarını ve önceliklerini belirleyerek, kentleri için Yerel Gündem 21 olarak adlandırılan ve 1997 yılından itibaren uygulanan “Türkiye Yerel Gündem 21 Programı”dır.

Kent Konseylerinin günümüzde işlevlerini doğru tanımlayabilmek için bu zirvenin ve içeriğinin bilinmesinde fayda görüyoruz:

1992 Rio Yeryüzü Zirvesi’nde “sürdürülebilir kalkınma”, tüm insanlığın 21. yüzyıldaki ortak hedefi olarak benimsenmiş ve bu doğrultuda, 21. yüzyılda çevre ve kalkınma sorunlarıyla başa çıkılmasına ve sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşılmasına yönelik ilkeleri ve eylem alanlarını ortaya koyan “Gündem 21” başlıklı Eylem Planı, Zirve’nin temel çıktısı olarak, BM üyesi ülkelerce kabul edilmiştir.

Gündem 21, “İnsanlık, tarihsel bir dönüm noktasındadır” cümlesiyle açılmaktadır. Uluslararasında ve ulusların kendi içerisindeki eşitsizliklere, giderek artan yoksulluk, açlık, hastalıklar ve cehalete, ekosistemlerdeki kötüleşmeye dikkat çekilmektedir. Çıkış yolu olarak ise, temel gereksinimlerin karşılanmasını, yaşam standartlarının iyileştirilmesini, ekosistemlerin daha iyi korunması ve yönetimini ve daha güvenli bir geleceğe giden yolun yapı taşlarının döşenmesini sağlayacak küresel ortaklık kavramı gündeme getirilmektedir.

Bu köşede iç detaylarına girme olanağımız olmasa da Gündem 21’ in bölüm başlıkları şu şekildedir:

KISIM I: SOSYAL VE EKONOMİK BOYUTLAR

Bölüm 1: Giriş

Bölüm 2: Gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir kalkınmanın hızlandırılması için uluslararası işbirliği

Bölüm 3: Yoksullukla mücadele

Bölüm 4: Tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi

Bölüm 5: Demografik dinamikler ve sürdürülebilirlik

Bölüm 6: İnsan sağlığının korunması ve kollanması

Bölüm 7: Sürdürülebilir insan yerleşimleri gelişmesinin desteklenmesi

Bölüm 8: Karar alma sürecinde çevre ve kalkınmanın bütünleştirilmesi

KISIM II: KALKINMA İÇİN KAYNAKLARIN KORUNMASI VE YÖNETİMİ

Bölüm 9: Atmosferin korunması

Bölüm 10: Toprak kaynaklarının planlanması ve yönetimine bütünleşik yaklaşım

Bölüm 11: Ormansızlaşma ile mücadele

Bölüm 12: Hassas ekosistemlerin yönetimi: çölleşme ve kuraklık ile mücadele

Bölüm 13: Hassas ekosistemlerin yönetimi: dağların sürdürülebilir gelişmesi

Bölüm 14: Sürdürülebilir tarımın ve kırsal kalkınmanın desteklenmesi

Bölüm 15: Biyolojik çeşitliliğin korunması

Bölüm 16: Biyoteknolojinin çevresel açıdan sağlıklı bir şekilde yönetimi

Bölüm 17: Okyanusların, kapalı ve yarı-kapalı denizler de dâhil olmak üzere her türlü denizin ve kıyı alanların korunması, canlı kaynaklarının korunması, rasyonel kullanımı ve geliştirilmesi

Bölüm 18: Tatlısu kaynaklarının temini ve kalitesinin korunması: Su kaynaklarının geliştirilmesi, yönetimi ve kullanımında bütünleşik yaklaşımların uygulanması

Bölüm 19: Zehirli ve tehlikeli ürünlerin yasadışı uluslararası dolaşımı dâhil olmak üzere, zehirli kimyasal maddelerin çevresel açıdan sağlıklı bir şekilde yönetimi

Bölüm 20: Tehlikeli atıkların yasadışı uluslararası dolaşımı dâhil olmak üzere, tehlikeli atıkların çevresel açıdan sağlıklı bir şekilde yönetimi

Bölüm 21: Katı atıkların ve atık suların çevresel açıdan sağlıklı bir şekilde yönetimi

Bölüm 22: Radyoaktif atıkların güvenli ve çevresel açıdan sağlıklı bir şekilde yönetimi

KISIM III: TEMEL GRUPLARIN ROLLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ

Bölüm 23: Başlangıç

Bölüm 24: Sürdürülebilir ve hakkaniyetli gelişme yönünde kadınlar için küresel eylem

Bölüm 25: Sürdürülebilir gelişmede çocuklar ve gençlik

Bölüm 26: Yerli halkların ve toplulukların rollerinin tanınması ve güçlendirilmesi

Bölüm 27: Hükümet-dışı kuruluşların rolünün güçlendirilmesi

Bölüm 28: Gündem 21'in desteklenmesinde yerel yönetimlerin girişimleri

Bölüm 29: İşçilerin ve işçi sendikalarının rolünün güçlendirilmesi

Bölüm 30: İş çevrelerinin ve sanayinin rolünün güçlendirilmesi

Bölüm 31: Bilimsel ve teknolojik topluluk

Bölüm 32: Çiftçilerin rolünün güçlendirilmesi

KISIM IV: UYGULAMA ARAÇLARI

Bölüm 33: Mali kaynaklar ve mekanizmalar

Bölüm 34: Çevresel açıdan sağlıklı teknolojinin transferi, işbirliği ve kapasite geliştirilmesi

Bölüm 35: Sürdürülebilir gelişme için bilim

Bölüm 36: Öğretimin, kamu duyarlılığının ve eğitimin özendirilmesi

Bölüm 37: Kapasite geliştirmeye yönelik ulusal mekanizmalar ve uluslararası işbirliği

Bölüm 38: Uluslararası kurumsal düzenlemeler

Bölüm 39: Uluslararası hukuki araçlar ve mekanizmalar

Bölüm 40: Karar alma sürecinde bilgi

 

Dünya ölçeğinde yerel yönetimler, Gündem 21 ile ilgili olarak, başlıca dört alanda faaliyet göstermektedirler: Bunların başında, 28. Bölüm’ de belirtilen Yerel Gündem 21 ile ilgili faaliyetler gelmektedir. Gündem 21’in Bölüm 24-27 ile 29-32 arasında belirtilen “ortaklıklar” ve “katılım”, bu çerçevede yer almaktadır. İkinci olarak yerel yönetimler, Bölüm 3-22’de belirtilen konularla doğrudan ya da yakından ilgili kuruluşlar olarak, çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Üçüncü olarak, Birleşmiş Milletler’ in, sulak alanların korunması, deniz ve hava kirliliği, zehirli atıkların denetimi, iklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin korunması gibi konuları kapsayan uluslararası taahhüt belgeleri bağlamında yerel yönetimlere önemli bir rol düşmektedir. Dördüncü bir alan olarak yerel yönetimler, giderek artan bir şekilde, uluslararası yerel yönetim kuruluşları aracılığıyla ya da doğrudan, uluslararası işbirliği ve dayanışma faaliyetlerini yürütmektedirler.

Gündem 21 içerisinde, “sürdürülebilir kalkınma için küresel ortaklıklar oluşturulması” konusuna verilen önem ve öncelik doğrultusunda, Gündem 21’in 28. Bölümü, “Gündem 21’in desteklenmesinde yerel yönetimlerin girişimleri” başlığını taşımaktadır.

Bu bölümün temel dayanağı olarak, “Gündem 21’de ele alınan sorunların ve çözümlerin büyük bir bölümünün yerel düzeydeki faaliyetlere dayalı olması nedeniyle, belirlenen hedeflerin gerçekleştirilmesinde yerel yönetimlerin katılımı ve işbirliği, belirleyici bir etken olacaktır” görüşü ortaya getirilmektedir.

“Yerel Gündem 21” kavramının getirildiği bu bölümde, yerel yönetimlerin öncülüğünde, sivil toplumun ve tüm diğer ilgililerin, birlikte kendi sorunlarını ve önceliklerini saptayarak, kentleri için “21. yüzyılın yerel gündemi”ni oluşturmaları karara bağlanmaktadır.

Kent Konseyleri hakkında tüm gerekçeleri ortaya koyarken dikkat çekici bir detayı da atlamamak gerekiyor. Yerel Gündem 21’in, Gündem 21 içerisinde kendisine yer bulması kolay olmamıştır. Rio Zirvesi öncesinde Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen hazırlık toplantılarında, yerel yönetimlerin ve konuya duyarlı sivil toplum kuruluşlarının çabalarına karşın, özellikle ulusal heyetlerde yer alan merkezi yönetim kuruluşlarının temsilcileri, 28. Bölüm’ün içeriğine karşı çıkmış ve Yerel Gündem 21’in taslağa alınmasına sıcak bakmamışlardır.

Zirve’ye çok az bir süre kala Brezilya’nın bir başka kentinde, Curitiba’da toplanan yerel yönetimlerin ve bu girişimi destekleyen sivil toplum kuruluşlarının yoğun baskısı ve girişimleri sonucunda Yerel Gündem 21, ancak dördüncü ve son hazırlık toplantısında, Gündem 21 taslağı artık son biçimini alırken dâhil edilebilmiştir.

Gündem 21’in, 1992 Yerel Yönetimler Curitiba Bildirgesi esas alınarak hazırlanan 28. Bölümü’nde yerel yönetimlerin, halka en yakın yönetim kademesi olarak, sürdürülebilir kalkınma konusundaki yaşamsal konumlarının altı çizilmekte ve yerel yönetimlere yönelik hedefler ortaya konmaktadır.

Bu bölümde getirilen ana hedef olarak, her ülkedeki yerel yönetimlerden, kendi belde halkları ile katılımcı bir süreci başlatmaları ve kendi kentleri için bir Yerel Gündem 21 oluşturmaları konusunda görüş birliği sağlamaları beklenmektedir.

Bu öncelikli hedefe ulaşılmasına yönelik faaliyetler kapsamında da her yerel yönetimin, hemşehrilerle, yerel kuruluşlar ve özel sektör kuruluşlarıyla diyalog içerisinde, kendi Yerel Gündem 21’lerini geliştirmeleri gerektiği belirtilmektedir.

Şimdi de konseylerin yerel yönetimler (belediyeler) açısından nasıl görüldüğü ve aralarındaki ilişkiye bir ölçüde değinelim:

5393 sayılı kanunun 76. madde ile kent konseyinde oluşturulan görüşler belediye meclisinin ilk toplantısında gündeme alınarak değerlendirilir diyerek belediyeye kent konseyince alınmış kararları dikkate almasını bir görev olarak yüklemiştir.

Hem kent konseyleri hem de belediye kenttaşlık (hemşehrî) hukukunu korumak ve geliştirmekle görevlidir. Bu kapsamda belediye bu görevi yerine getirirken hem kent konseyinden yardım almalı hem de kent konseyine talepleri doğrultusunda destek sağlamalıdır.

Her ne kadar yerel yönetimlerin bünyesinde ama bağımsız bir sivil toplum hareketi olarak kurulmuş olsalar da belediye başkanlarının yoğun teveccühü (!) altında amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Belediye bünyesinde yer alıyor olmak, üç farklı durumu da beraberinde getirmektedir. Birincisi, toplum kent konseyini belediyenin siyasal bir parçası olarak görmektedir. İkincisi, belediye başkanı kent konseyini kendi halkla ilişkiler, tanıtım aracı olarak görmekte ve bu yönde kullanmak istemektedir. Üçüncüsü, kent konseyi başkanı ve her biri ayrı birer sivil toplum kuruluşunun (STK) temsilcileri olan konsey yürütme kurulu üyeleri kendilerini üyesi oldukları STK’dan soyutlayamamaktadırlar.

Bu bakış açılarının değiştirilmesi, yanlış algının düzeltilmesi için Kent Konseylerinin birer bağımsız yönetişim aygıtına dönüşmeleri, yerel ve merkezi yönetimce bağımsız bir bütçe ile desteklenmeleri; kent konseyi bilincinin doğru yerleşmesi için de yerel yönetimlere ve STK’lara bilgilendirme toplantılarının yapılması gerekmektedir.

Kent konseylerinin yaşadığı sorunlardan bazılarını sıralamak gerekirse;

• Bütçelerinin belediye bütçelerine dayalı olması,

• Yerel halkın katılımındaki eksiklikler,

• Belediyelerin bir birimi gibi algılanmaları,

• Aldıkları kararların belediye meclislerinde tavsiye niteliği taşıması,

• Belediyelerin kent konseylerinden yeterli düzeyde yararlanamamaları,

Yerel yöneticilerde farklı algılar söz konusudur. Yerel yönetici konumunda olan belediye başkanları konseyi kendi ekonomi-politiği çizgisinde işler ve projeler üretmeye, kent konseyinin konusu olduğu halde belediyenin sürdürdükleri projelere dönük bir fikrî tasarrufta bulunmamaları noktasında uyarmaktadırlar. Yerel yöneticilerin tüm bu tutumlarının toplumsal demokrasinin oluşumuna katkı vermediği açıktır.

Yerel21 felsefesinin “sürdürülebilir kalkınma” olgusuna dayandığını biliyoruz. Tüm dünyayı kapsayan bu hareket yoksulluğun giderilmesi, kaynakların doğru paylaşımı, özgür bir demokrasi anlayışının yerleşmesiyle gerçekleşecektir. Bunun için de halkın yönetime katılması, kurulmuş ve hızla kurulması gereken kent konseylerinde etkin yer alarak bu hedeflere doğru yol alması gerekmektedir. Yurtdışındaki örneklerine baktığımızda kent konseylerinin kendi özerk bütçelerine sahip olduklarını ve genişletilmiş yetkilerle donatıldıklarını, kentin tüm sorunlarında söz sahibi olduklarını görüyoruz.

Biz, bu toplumun bireyleri olarak hayal kurmak ya da hayallerle yaşamak istemiyoruz. Toplumun aslî bireyleri olarak gerçek halk yönetişiminin kent konseyleriyle vücut bulacağına inanıyoruz. Ve bu noktada siyasal yönetim erkini elinde tutanlardan bu hakları talep ediyoruz. Yaşadığımız kentin de buna başta Aydın Büyükşehir Belediyesi olarak katılım göstermesini ve acilen Aydın Kent Konseyi’nin kurulmasının önünü açmasını istiyoruz. Eskişehir, İzmir, Ankara ve İstanbul gibi sosyal demokrasiyle yönetilen bu kentler ve ilçeleri gibi Aydın ilimiz de bu demokratik yönetimsel deneyime bir an önce kavuşmalıdır.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları