UYGARLIK DERSLERİ: SİYASETTE KADININ ADI YOK!
Uygar insan nedir, kime denir?
Hasan Öğdüm
hasanogdum@gmail.com - 0532 325 07 86- Uygar insan, ruhsal özündeki değerleri kaybetmemiş insan demektir. Aynı zamanda tüm sahip olduğu iyi değerlerin üzerine yeni değerler katan insandır.
- Uygar insan sevgi doludur, ama sevmenin değişmez koşulunun saygıdan geçtiğini hep bilir.
- Uygar insan çağdaştır; yaşadığı çağın getirilerini kendine katmayı bildiği gibi, insanın özünü bozunuma uğratacak unsurlardan da etkilenmez.
- Uygar insan, yaşadığı dünyanın değerini bilir. Çevresine ve dünyaya zararlı izler bırakmaz.
- Uygar insan cinsiyet ayrımcılığı yaparak hemcinslerini incitmez.
Toplumsal hayatta belirli günlerde anma veya kutlamalar yapılır. Bunların çok farklı neden ve gerekçeleri olabilir.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü bir anma günüdür.
Pekiyi, bu anma gününde kadınların hak arayışları sona ermiş midir? Neden hâlâ hak aramaya devam etmektedirler?
Eşitlik sağlandığı zaman hak arayışlarına da gereksinim kalmayacaktır.
1934’ten bu yana geçen 90 yılda kadınların ülke meclisinde erkeklere oranı yüzde 20 bile değildir?
Erkek hegemonyası tarafından yönetilen dünyanın hâli pür melali ortadayken, kadınlar tarafından yönetilen dünyanın hâli daha kötü mü olacaktır?
Kadınların toplum hayatı içindeki yeri eşitlenmedikçe;
- Siyasi partilerde “kadın kolları” gibi aslî olmayan “eleman” (!) anlayışı hüküm sürdükçe;
- Siyasi partilerde “kadın kontenjanı” kadınlara karşı bir hoşgörü unsuru olarak sunuldukça;
- Ülkenin temsilindeki yeri değişmeyecek,
- Kadınların haklarını koruyan yasalar yapılmayacak,
- Kadına erkek egemen toplumun bakış açısı değişmeyecek,
- Ne yazık ki, kadınların uğradıkları cinayetlerin ve acıların da sonu gelmeyecektir.
Eğer kadın ve erkek eşitse, ki uygarlık bize bunu böyle anlatır. Kadını ve cinsel yergileri içeren tüm söylemleri günlük konuşma hayatımızdan çıkaralım. Unutmayalım ki, o kadın (anne) bizi dünyaya getirdi, hayatı (eş) birlikte paylaşıyoruz ve geleceğe doğru yapılandıracak iyi bir insan nesli yetiştirmeye çalışıyoruz.
Yine bir emekçi kadınlar günündeyiz. Kadının hayattaki yeri ve önemi çok konuşulacaktır. Dünyaya erkek egemenliği hâkim oldukça bu, daha çok konuşulur.
Ne zamanki gerçek dönüşüm başlar, erkeklerin yerini kadınlar alır ve dünya da huzura kavuşur. Çünkü erkek egemenliğindeki dünyanın geldiği ve gideceği yer, savaşlar ve yıkım…
Türkiye Cumhuriyeti kurucu devlet başkanı ve ilk cumhurbaşkanımız Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün uygarlık ve kadının toplumdaki yerine ilişkin birçok söylemi var. Yine bunlardan birinde şöyle diyor:
“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.”
Atatürk’ün sözleri ve eylemleri birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Nitekim Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını vererek toplumda hak ettiği yeri edinmesinin önünü açmıştır. Ama işleyen süreçte bunun ülke yönetiminde yeterli ve sürekli bir düzeyde olmadığını görüyoruz.
Yaşamın içinde tüm gücüyle yer alan kadınlarımız;
Oğullarımızı, kızlarımızı dünyaya getirerek annelik görevlerini üstlenen kadınlarımız;
Geçimini sürdürmek için emek emek çalışan, didinen pazarda pazarcılık, şirketlerde yöneticilik yapan ve yaptığı her işi kendine özgü incelikle yapan kadınlarımız…
Evet, kadınlar hayatın içinde ve her yerde ama siyasal yönetimde ne kadar söz sahibiler?
Kadınların siyasal yaşama katılmalarının önündeki engeller 1930 yılında Belediye Kanunu, 1933 yılında Köy Kanunu ve 1934 yılında Milletvekili Seçimi Kanunlarıyla kaldırılmıştır. 1935’te yapılan milletvekili seçimleri ile 18 kadın 400 kişilik meclisin ilk temsilcileri oldular. %4,5’lik bu oran (kadın/erkek) günümüzde ancak % 20,1’dir. Dünya sıralamasında 133.sırada yer alıyoruz ülkece.
Duruma ilimiz Aydın ekseninde bakacak olursak, 1933 yılında seçilmiş ilk kadın muhtar olarak Gül Esin’ le onurlanıyoruz. Milletvekilliği düzeyinde ise, ilk 1935’te yapılan seçimlerde Aydın’dan bir kadın milletvekili yok. Ta ki, 1957 yılına gelindiğinde Piraye Levent’ le başlayan süreçte 1961’de Melahat Gedik, 1995’te Sema Pişkinsüt, 2002’de Semiha Öyüş, 2002’de Özlem Çerçioğlu, 2015’te Deniz Depboylu, 2023’te Seda Sarıbaş Aydın’ı ülke düzeyinde temsil etme hakkını elde etmişlerdir.
Kuruluşundan günümüze 28 kez genel seçim gerçekleşmiş olan ülkemizde, Aydın’ı temsilen seçilen toplam 194 milletvekilinden yalnızca 7’si kadın! Oranlarsak Aydın özelinde siyasi partilerin kadına verdiği gerçek değeri net görmüş oluruz: Yüzde 3,6… 1935 yılının da gerisinde, ülke güncel ortalamasının ise çok gerisindedir Aydın ilimiz.
Siyasette kadının adı yok, demek; ülke yönetiminde “yok” demektir!